O gün geldi ve ben resmen DEDE oldum.
Yani o gün 1 Eylül 2015 saat 12:56 da Torunumuz MERT dünyaya geldi.
O henüz bizi tanımıyor ama biz O'nu tanıyoruz.
1 Eylül aynı zamanda "Dünya Barış Günü" ilan edilmiş.Bir daha savaşlar olmasın diye..
Torunumuzun her 1 Eylül'de kutlayacağımız doğum günlerinin savaşın değil hele hele bu günlerde çok muhtaç olduğumuz barışın simgesi olmasını diliyorum.
Bahar gelince çiçeklerin açması , ağaçların tomurcuklanması ve meyve vermesi yani tabiatın yeniden doğumu insanın içine nasıl büyük bir coşku ve mutluluk veriyorsa , geleceğimiz olan çocuklarımızın ve torunlarımızın bize vereceği mutluluğu anlatmak imkansız olacaktır..
Yine de bu mutlu günü anlatabildiğim ölçüde paylaşmak istiyorum..
Torunumuzun doğumu için planlanan saatte İncirlide'ki Medical Park hastanesine gittik.
Biz gittiğimizde doğum odasında gelecek akraba ve misafirlerler için hazırlanan hediyelikler, ikramlar, lohusa şerbeti, cup-kekler, börekler ve diğer içecekler Oya'nın nezaretinde gözden geçirilip son hazırlıklar yapılıyordu..
Henüz annesinin karnında olan MERT' in büyük uçan balonlarla yazılmış adı doğum odasında en büyük yeri işgal ediyordu. Harflerin odadaki yeri konusundaki farklı fikirlerimiz odanın tam ortasına yerleştirilerek çözüme kavuştu.
Odada otururken sohbet sırasında dünürüm torunumuzun Mert olan adını çok beğendiğini söyledi.. Çünkü torunum, adı Murat olan dünürümün isminden üç harf" MRT"almıştı. Ben ise tek harfle Hamit'in "M" si ile teselli bulmuştum. Yani dünürümle girdiğim dedelik yarışına üç bir yenik başlıyordum :)) İlk bunları konuşup takıldık birbirimize..
Genç Dedeler .. MURAT & HAMİT
Doktordan gelen haber üzerine Oya 12:30 da doğuma gitmek için hasta sedyesine yattı.
Hepimizle vedalaşarak Gürcan ve arkadaşı Esra ile birlikte ameliyathanenin yolunu tuttu.
Hepimizle vedalaşarak Gürcan ve arkadaşı Esra ile birlikte ameliyathanenin yolunu tuttu.
Hepimiz O'nun peşinden aşağıya indik.. Ameliyathane kapısında ışıklı bir pano var. Hasta yakınları ameliyatları bu panodan takip edebiliyorlar.
Oya bu panoda yeşil renkte ve doktoru ise Op.Dr. Berra Önsoy Gidemez ile
"ameliyat başladı " safhasında.. .
Ameliyat odasından önce Oya'nın en yakın arkadaşı ve torunumuzun fotoğrafçısı Esra çıktı.. Doğumla ilgili ilk bilgiler ondan alındı. Doğumun başarılı geçtiğini, Ameliyatın Doktor'un ikna etmesi sonucunda kısmi anestezi ile gerçekleştiğini öğrendik..
Doğumun bu şekilde gerçekleşmesinin bundan sonra devam edecek tedavi sürecine olumlu bir katkı sağlayacağını öğrenmiş olduk. Bu bizim için de sürpriz oldu..
Ekranda "ameliyat bitti" mesajını gördükten 5-10 dakika sonra kapı açıldı hemşire dışarıya bebek küvezi ile çıkarak "Ulusoy Bebek" diye seslendi..
İşte şimdi torunumuz MERT geliyor.
Onu ilk defa görüyoruz. Bu muhteşem bir olay. Arabanın etrafında torunumuzu daha yakından görme telaşımız var, herkes peşinden koşturuyor... İlk bakım için odasına götürülecek... Küvezin etrafında toplanıp torunumuza asansöre kadar eşlik ediyoruz. Daha sonra bebek odasına alınan ve ilk doğum değerleri ölçülen torunumuzu anne babalar, arkadaşlar, akrabalar hep birlikte cemakanın arkasından izlemeye başlıyoruz.
Esra yine fotoğraf makinasıyla içerde bebeğin yanında fotoğraf çekmeye devam ediyor. Bize de içerden boyu ve kilosunu işaretle bildiriyor. Mert bu sırada yaygarayı basıyor ve yanında az evvel doğan kız bebeği uyandırıyor, hep beraber bu fotoğrafa gülüyoruz..
Mert'in her hareketi mercek altında,..En çok merak edilen kime benziyor? Bu konuda da herkesin bir fikri var.. Biz bu koşuşturmayı yaşarken, Dünürüm henüz ameliyathaneden çıkmayan kızını bekliyor.
Biz daha sonra tekrar hasta odasına çıkıyoruz, beklemeye başlıyoruz. Veee az sonra OYA mutlu ve gülerek odasına başarılı bir şekilde dönüyor. Bebek odasından gelen torunumuz da ilk defa annesinin kucağında..
Bu kavuşma anının mutluluğunu sanırım en güzel OYA tarif edecektir. Daha sonra akrabalar ve ziyaretçiler bir bir anne ve oğulun buluşmasına ve mutluluklarına şahit olmaya başlıyorlar..
Tebrik için beni arayan henüz torun sahibi olmayan dostlarım şaka yollu "artık dede oldun" diyerek yaşlandığımı ima ediyorlar. Hatta bir çoğu açık açık "yaşlandın" diyorlar.
Diğer taraftan torun sahibi olan dostlarım ise bu olayın daha çok duygusal yanını ifade ederek "torunun gelmesi ile birlikte daha çok mutlu olacaksın, seni harika günler bekliyor" diyorlar..
Yine bazı yakın dostlarım ise bu mutluluğumuzu sosyal medya üzerinden paylaşıyorlar.....
Torun sahibi olmam nedeni ile aldığım ve çok mutlu olduğum bu kutlama mesajlarının farklı bir yanı olduğunu da düşünmeden edemiyorum.... İnsanlar mutlu günlerinde yakın dostlarını ya yanında görmek ya da sesini duymak isterler diye düşünüyorum..
Mutluluğumuzu bizimle paylaşan tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürler ediyorum.
Peki benim dede olduktan sonra gerçek hissettiklerim nedir.??
Bir kere ben dede olmakla yaşlanma konusuna tam tersinden bakıyorum. Yani torunumla birlikte daha çok gençleşeceğimi düşünüyorum. Çünkü artık birlikte oyun oynayacağımız küçük bir dostum olacak..
Mert'le birlikte hayata ve yaşamımıza açılacak yepyeni bir penceremiz olacak.. Bu pencereden hayatımızın coşku ve rengini yeniden keşfedeceğiz,.
Mert'le birlikte daha da büyüyen ailemizle daha çok birlikte olup daha çok şeyi paylaşacağız..
Söyledikleri gibi "oğul sermaye, torun kar" . Çocuk yetiştirmek hayata tutunma mücadelesi içinde büyük bir çaba gerektiriyor.. Biz mücadele ederken çocuklarımıza ayıracak yeterli zamanımız ve sabrımız kalmayabiliyor..
Sermayeden elde edilen kar yani torun ise emeğinin karşılığını almak gibi çok güzel bir duygu.. Artık toruna ayıracak çok zamanımız ve sabrımız var. Bu yüzden dedeler ve torunlar çok şanslı diyorum.
Torun Mert & Dede Hamit
Sevgili torunum MERT ;
Dünya Barış Günü' nde doğdun. Doğarken ağladın.
"Bu son olsun bu son" diyor.
Tüm sevdiklerinle birlikte Sevgi, Barış ve Huzur içinde sana mutlu bir hayat diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder