15 Aralık 2014 Pazartesi

Çalışma hayatım

Çalıştığım işler;

Çocukluğumda çalıştığım işleri daha önce yazmıştım.

Askerlikten Önce
Kazlı Deri Sanayi A.Ş
Üniversite yıllarında çalışmaya başladığım ciddi firmalardan birisi deri sektörünün önde gelen firmalarından  Kazlı Deri Sanayi A.Ş  idi. İş yeri deri sektörünün kalbi olan  Kazlıçeşmede idi.
Çok eski binaların olduğu ve o döneme göre çok iptidai şartlarda derinin  işlendiği tabakhanelerin bulunduğu Kazlıçeşme de  kokudan burnunu tutmadan dolaşmak mümkün değildi. Yollar bozuk ve çoğu zaman çamurlu idi.  Kazlı Deri sektörün büyük  üreticilerinden ve aynı zamanda en büyük ihracatçılarından  birisi idi.  Deri konfeksiyon  ürünleri genellikle ihraç edilir ve iç piyasası bulunmazdı. Firmanın sahibi Hasan Yelmen'di. Bugün deri sektörünün önde gelen firmalarından Derimod un sahibi Ümit Zaim de Patronun yeğeni olarak İhracat departmanında çalışıyordu. Fabrikanın giriş katında  ham deri tabaklanıyor yani işleniyor. daha sonra konfeksiyon üretiminde deri ve kürk malzeme olarak kullanılıyordu.

Kazlıçeşmenin o dönemki  hali 
Kazlı Deri  daha sonraki yıllarda sektörünün zora girmesi nedeni ile kredi kullandığı  İş Bankası tarafından satın alındı.  Kazlıçeşme' de  büyük bir kirlenmeye neden olan tabakhaneler de 1990 ların başında  Tuzla Organize  sanayi bölgesi  ve çorlu ya taşındılar.

Kazlı Deriye mahalleden ve aynı zamanda komşumuz olan Ali Ernur un tavsiyesi ile yine Alinin kardeşi Murat Ernur ile beraber girmiştik.  Ali hem model çiziyor hemde bu modellerin kalıplarını çıkarıyordu. Fabrikadaki  pozisyonu çok iyi idi . Ben bu iş yerine üretim departmanında kayıt elemanı olarak işe başladım .Bir süre sonra bende modellerin resmini çizmeye başladım.  ve bu modellerin kalıplarını çıkararak işime devam ettim. Bu arada Tepebaşında' ki terzilik okuluna da giderek terzilik diploması da aldım.
Terzilik okulu 15.06.1973
Bu iş yerinde çok rahat bir çalışma ortamımız vardı. ve o döneme göre iyi de  para kazanıyorduk.   Öğle yemeğine  on bir buçuk ta çıkıyor ve  öğle tatilimiz bir buçuk saati buluyordu. Yemeğimizi çoğu zaman o dönem  Kazlıçeşme' nin en salaş lokantası olan Kirkorun yerinde yiyorduk. Ağırlıklı yemek menüm benim için o zaman çok revaçta olan tavuklu pilavdı..Ne yiyeceğim ben daha lokantadan içeri girerken Kirkor  tarafından ahçı başına sipariş ediliyordu.

O dönemde deri üretiminin ekonomideki yeri ve özellikle kurban bayramlarındaki yanlış kesimlerden dolayı deri ekonomisinin kaybı üzerine bir değişik kaynaklardan bir araştırma yapmıştım.

Yapık Kredi Bankası Kazlıçeşme Şubesi 

Kazlı Deride çalışırken  ilk banka hesabımızı Murat la beraber  Yapı Kredi Bankası kazlı çeşme şubesinde açtırmıştık.  Murat o zaman bu bankada çalışan Necla ile çıkmaya başlamıştı.

Murat-Necla-Hamit 15.04.1973

Deri sektörünün kötü çalışma koşulları ve ortamı ile bankanın çalışma ortamını karşılaştırdığımda banka sanırım bana o yıllarda daha cazip gelmişti. Yapı Kredi Kazlıçeşme şubesinde de çalışmaya nasıl başladım tam hatırlamıyorum. Ama bu bankaya işe girmem de Necla nın etkisi olabilir.

O zamanlar bankada çalışmak  prestijli bir işti ve diğer sektörlere göre daha iyi görünüyordu.İleride banka müdürü olmak vardı. İşe girerken boy resmi istemeleri de ilginçti. Ben bu şubede cari  hesaplar departmanında çalıştım. Hesap açmak,kapatmak para çekmek ve özellikle çek tahsilatları ile ilgili olarak provizyonu alıp vermek bana eğlenceli geliyordu. Ayrıca akşamları kasa mutabakatı yapmak önemli idi. Ramazan ayında mesai kalıp yemek yedikten sonra  uzun bir mesai yazıp paydos ediyorduk..Ama bir süre sonra yaptığım iş b ana çok rutin gelmeye başladı.
Yapı Kredi Bankası için çektirilen boy fotoğrafı
Anadolu Bankası /Silahtaraga Şubesi 
Yapı Kredide çalışırken Silahtardan Kazlıçeşmeye işe gidip gelmek bana zor gelmeye başlamıştı.
Gazetede Anadolu Bankasının  Silahtarağa şubesine kambiyo elemanı aranıyor ilanını görünce hemen iş başvurusu yaptım. Şartlarım uygun olduğu için hemen de işe başladım. İşe gitmek için arabaya binmem de gerekmiyordu. Saat sekiz buçuk ta evden çıkıyor yürüyerek gittiğim halde dokuz olmadan işimin başında oluyordum. Bu çok büyük bir rahatlıktı . Ama bir süre sonra bu kapalı devre
" evden işe-işten eve " yaşam bana rutin gelmeye ve sıkılmaya başladım. Daha önce çok hareketli yaşadığım sosyal çevreden de ister istemez kopmuştum.


Uteksport A.Ş
Yine bir deri konfeksiyon firması  İş yeri Topkapı  Maltepede  idi. Uteksport A.Ş ye gazete ilanına müracaat ederek işe başlamıştım. Firmanın sahibi çok hareketli ve zayıf  ermeni tebaalı bir kadındı.Firma tamamen deri konfeksiyon üretiyor ve ihraç ediyordu. Ben bu iş yerine Kalite kontrol amiri olarak başladım. Ve ihraç edilecek ürünlerin son kontrolünü yapıyordum.

Uteksport A.Ş  Olgun-Hamit 29.07.1974


Belfar Oto Sanayi A.Ş /Şehremini  

Belfar Oto askere gitmeden önceki son işim  Bu işe gazete ilanı ile başlayıp başlamadığımı tam olarak hatırlamıyorum. . Belfar Oto Sanayi A.Ş Şehremininde E5 üzerinde idi  Şirket sahipleri Hazım Ersu ve Kardeşi Nuri Ersu idi. Ben iş görüşmesini şirketin büyük ortağı Hazım Ersu ile sirkeci de yapmıştım.  Diğer ortak  Nuri bey Nevşehirli ve o aksanla konuşan bol küfürlü çok sevecen tatlı bir adamdı. Nuri Beyin Ağabeyi Hazım bey ise  Sirkecideki diğer şirkette bulunurdu. Hazım beyi çok az görürdüm ama çok sert otoriter bir adamdı.  Çoğu zaman kardeşi olduğu halde Nuri beyi de azarladığı olurdu.
Ama biz şehreminindeki iş yerinde  daha bağımsızdık.ve çalışma ortamımız çok rahattı. Öğlenleri Nuri bey özellikle et aldırır iş yerinde güzel kebaplar yapılırdı.İş yerine dağılan etin kokusu iştahımızı daha da kabartırdı.
Muhasebe elemanı olarak işe başladığım bu iş yerinin  faaliyet konusu  kamyon ve otomobil satışı idi. Satışların tamamı uzun vadeli idi. bunun için yüzlerce senet tanzim ediliyordu. Ve bu senetler bankaya tahsile veriliyordu.
Bu satışlarla ilgili muameleci  parası altında müşteriden nakit alınan paranın bir kısmı gerçekten muamele için harcanıyor. geri kalanı ise personele satış pirimi gibi dağıtılıyordu. Satış pirimi kazanmak için bizim için ekstra bir kazançtı..
Muhasebe müdürü İbrahim bey bizim okul mezunu çok karakterli bir insandı. Muhasebe konusunda bana çok faydası olmuştu.
Belfar Oto Çalışanları  Şirket elemanı İlhan Uçarın Düğünün de 19.05.1976



Askerden Sonra

Ocakğaz A.Ş/Elmadag

Muratla Kazlı deriden sonra bu iş yerinde yine buluşmuştuk. Satış elemanı olarak girdiğimiz bu iş yerinde İstanbul ve Anadolu da ki bayilere ziyaret edip sipariş alıyorduk. Büro da olduğumuzda öğlenleri özellikle gezi parkının olduğu bölgede dolaşıyor ve yemeğimizi ayaküstü hallediyorduk.

Soytur  A.Ş / Harbiye  Satış Elemanı

Soytur A.Ş de askerden döndükten hemen sonra gazete  ilanı ile işe başladım.
Ana firma Soytaş A.Ş  Oda kule/Tepebaşı nda  inşaat sektöründe faaliyet gösteriyordu .
Soytur A.Ş  ise  Karaköy ve Harbiye de iki şube olarak faaliyet gösteriyordu.
Ben Soytur un  Harbiye şubesinde satış elemanı olarak göreve başladım .
Soytur A.Ş  Bodrumda  Turgutreis  ve Akyarlar da  tatil köyü inşa ediyor. ve  devre mülk sistemi ile satıyordu.  Devre mülk sistemi o tarihlerde henüz hukuk sistemimize girmemişti. Bizde bu sistemi anlatmakta güçlük çekiyorduk. Devreler minimum bir er haftalık idi. dilediğin kadar devre satın alabilirdin.

Harbiyedeki iş yerimizde bir temizlik elamanı iki muhasebeci ve  dört satış elemanı vardı.Satış şefimiz Sebla hanımdı.Benim dışımda satış elemanlarının hepsi bayandı. Öğlenleri büroya  gelen yemekleri yiyorduk..
Çalışma ortamı rahat ve güzeldi. Devre mülk müşterisi  tatil planlaması yapan daha çok entelektüel insanlardı. Bu müşteri gurubu ile kolay iletişim  kurulabiliyor. Sohbet edebiliyor ve  satıştan daha fazla şeyler paylaşabiliyorduk..
Ben satış işinde ilk defa çalışıyordum.. Devre Mülk fiyatları çok cazip ve ödeme uzun vadelere yayıldığı için  çok uygundu. ayrıca devamlı reklamlarla pompalanan devre mülk satışı bu yüzden çok kolaydı.
Bu hoş sohbet insanlardan devre sattığım bir müşterim bir gün bana bir  iş teklifi yaptı.
Bu müşterimin adı Kelebek Mobilyanın sahiplerinden Dündar Buharalı idi. İş teklifi askerden sonra iş müracaatı yapıp cevap dahi alamadığım Kelebek Mobilya da bölge satış şefliği idi.
Bu teklif benim için  çok cazipti. Ben de hiç düşünmeden kabul ettim.


Kelebek Mobilya A.Ş

Askerden döndükten sonra birçok iş yerine  müracaat edip  form bırakıyorduk. Kelebek Mobilyanın Mecidiyeköy deki iş merkezine de arkadaşlarım Nuri ,Vedat, ve Melih le birlikte iş müracaat formu doldurup bırakmıştık.Tabii ki cevap gelmemişti.

Soytur A.Ş  devre mülk satmış olduğum Dündar Buharalının onayı ile Kelebek Mobilyada Bölge satış şefi olarak işe başladım.
Bu arada Soytur A.Ş den ayrılırken çalışma arkadaşlarıma veda ziyaretine gittiğim Odakule de Arda ile tanışmıştım.Ve Kelebek Mobilyada çalışırken de Arda ile evlenmiştik. Evlenirken benim Nikah şahidim Kelebelek Mobilya merkez ofiste çalışan Rıdvan ile Arda nın nikah şahidi Soytaş A.Ş deki müdürleri Güngör bey olmuştu.
Beyoğlu Evlendirme dairesi Nikahımız  22.06.1981

Kelebek Mobilyanın merkez çalışma ofisi Mecidiyeköy Ercan Handa idi. Fabrika ise Düzce de idi.

Modüler mobilya olarak Avrupa'nın en modern ve büyük tesislerinden biri olan Fabrikada Yatak odası takımları ,Vitrin ve şifonyer gibi  mobilyaların üretimi vardı.Entegre bir tesisti. Ürünü tanımak için fabrikaya gittim. Fabrikanın bir ucundan Sunta olarak girilen malzeme diğer taraftan mobilya olarak çıkıyordu. Mobilyanın içi ve dışı kaplama idi ve ürün parça parça satılabiliyordu.
İstanbul un bir yakası ile Anadolu 'nun  doğu yarısı benim satış bölgem idi.

Ben küçüklüğümden beri satış işini çok seviyordum . Satış  bana göre karşınızdaki insanı bir ürün satın alma konusunda ikna etmek ve  inandırmak olduğu için çok aktif hareketli ve satış gerçekleştiğinde hazzı çok yüksek bir meslektir. Ayrıca pirimle çalışıyorsanız kazancı da diğer mesleklere göre daha yüksektir.

Ben de bu heyecanla elimde bond bir çanta içinde ürün örnekleri ve ürün kataloğlar'ı  ile mobilya satmak için İstanbul ve Anadolu da  rast gele hiç tanımadığım mobilya mağazalara girip kendimi ve ürünü tanıtıp sipariş almaya  çalıştım. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı .
Mobilya satmak hiçte düşündüğüm gibi  kolay değildi.
Çünkü ;
Ürün çok kaliteli ve sağlam olmasına rağmen düz bir mobilya idi.O günün alıcısına göre fazla albenisi yoktu.O günün mobilya alıcısı oyması kakması olan kendisi için prestij olarak gördüğü mobilyada o şatafatı arıyordu.
Bizim için mobilya alıcısı mobilya mağazalarıydı. Mağazayı işletenler için klasik mobilyalardaki kar marjları oldukça yüksekti.ve çok küçük olan mobilya mağazalarında bizim mobilyayı teşhir etmek onlar için  karlı görülmüyordu.onun için de mağaza sahibini ikna etmek kolay değildi.

Satış için bir önemli dezavantajımız ise daha önce piyasaya sürülmüş olan sadece suntadan ibaret olan ucuz ve kalitesiz piyasa itibarı sıfırlanmış ve piyasadan çekilmiş olan elka mobilyaya benzetilmesiydi ,
Bir diğer neden ise mobilyanın modüler olarak satılması  takımın bozulmasına sebep oluyordu. bu modülü  yerine koymak  nakliye nedeni ile uzun zaman alıyordu. Ve her sevkiyattan sonra hemen montör gönderilememesi  de müşteri açısından ayrıca hoşnutsuzluk yaratıyordu.

Firmanın  karlılığını etkileyen olumsuz bir neden ise satılan malın  iade garantisi olması idi.
Alıcı üzerinde hiç bir risk yoktu satamazsa iade ediyordu.İade alınan mal mobilya olduğu için defolu hale geliyordu. Bu da firma için büyük zararlara sebep oluyordu.
Bu olumsuz koşullara rağmen ürünü satmak ve pazarlamak için çok çaba gösterdim.
Ancak mobilya satma konusunda başarılı olduğumu söyleyemem ama kendimi satış konusunda insanlarla iletişim kurma konusunda büyük ölçüde eğittiğimi sanıyorum.

Mobilya satmak için yaptığım seyahatlerde de oldukça kabarık olan seyahat masraflarım yanında satışlarımın istenen düzeyde olmaması seyahat sonrası toplantılarımızda  beni çok rahatsız etti..

Kelebek Mobilya benim çalıştığım dönemde kendi adıyla açtığı mağazalar dışında mobilya satışı  ve pazarlaması konusunda başarısız olmuştu

Firmanın bu koşullarda hayatına devam etmesi zordu. Öylede oldu.

Kelebek Mobilya  Enka Holding'e satıldı.  Enka Holdingin kendi satış organizasyonu olduğu için satış departmanında tensikata gitti. Ben de firmadan ayrılmak zorunda kaldım.


Kelebek Mobilya bir seyehatte Adana Bayisi ile yemekte 


Silahtarağa Mobilaya Mağazası

Kelebek Mobilyada İşler iyi gitmiyordu.Firmanın el değiştirmesi söz konusu idi. Ben bu arada
Oturduğum mahallenin girişinde bir dükkan kiralayıp mağaza haline getirdim. Mağaza da  daha çok babam kalıyordu.Mağazada defolu kelebek mobilya ürünleri ile mobilya,Halı, Avize ,Soba ve soba borusu gibi ürünler bulunuyordu..Mağazada  işler düşündüğüm gibi gitmedi. Dükkanda tek bir avize bile satamadık.Bizde düğünlerde hep hediye olarak avize götürdük .Dükkanda en çok satılan ise soba ve soba borusu idi.



Banat Fırça Sanayi A.Ş/ Şişli Muhasebe Şefi- Mali İşler Müdürü

Kelebek Mobilyadan ayrıldıktan sonra açtığım mağazada da işler iyi gitmeyince yeni sabit bir iş aramaya başladım.
Banat Fırça A.Ş gazete ilanı ile muhasebe şefi arıyordu. İş görüşmesi yapmak üzere fabrikanın Bomantide' ki iş yerine gittim..
Banat Fırçaya iş müracaatı yaptığımda fabrikanın genel müdürü 12 Eylül dönemi sonrası birçok firmada olduğu gibi  emekli bir general olan Fevzi paşa idi. İş görüşmesini paşa ile  yaptım
Muhasebe Şefi olarak işe başladım.Muhasebe Müdürü Mazhar Gençay'dı. Mazhar Bey daha sonra Genel Müdür ben de Mali İşler Müdürü oldum.

Banat Fırça'nın  ben bu işe girmeden önceki sahibi ve kurucusu Lütfü Banat imiş.,.
Ben işe girmeden hemen önce firma Şişlideki Beytem Hanın da sahibi Zühtü Şenyuva tarafından satın alınmıştı.

Fabrika daha sonra binası yapılınca  Ayazağadaki  iş yerine taşındı. Fabrikanın İdari işleri ise fabrika binası yapılıncaya kadar Şişli Beytem han da faaliyetine devam etti.

Fabrikanın Bomantideki tesislerinde sadece diş fırçası üretiyordu. Mevcut üretim kapasitesi ülkenin diş fırçası  ihtiyacını rahatlıkla karşıladığı gibi bir miktar da ihracat yapabiliyordu. Ve bu üretimle firmanın karlılığı had safhada idi.

Ayazağa da yapılan fabrika ise eskisine göre oldukça büyüktü. Bu büyüklük firma sahiplerini  üretim açısından daha büyük yatırımlara ve diş fırçası dışında da başka alanlara yatırım yapmasına yol açtı.
Yeni makinalar alındı. Bunun için yeni kalıplar sipariş edildi. Yeni mobilyalar ve yeni bilgisayarlar alındı.Personel saysı artırıldı. Fabrika binası yeni dekorasyonu ile daha modern hale getirildi.

Banat'ta İşe başladığımda diş fırçası üretiminde ve satışında Bant Fırça lider konumunda idi.
Bütün raflarda sadece banat diş fırçaları vardı.

Yapılan yatırımlar neticesinde firmanın diş fırçası üretim kapasitesi büyük ölçüde artırılmış oldu. ayrıca ürün çeşitlendirmesine gidildi. Eskiden 10 model diş fırçası varken model sayısı 45 oldu. Piyasa araştırması ve fizibilitesi yapılmadan sakal fırçası,Yağlı boya fırçası ve Temizlik fırçaları gibi kendi ürün skalası'nın dışındaki ürünlere yatırım yapılarak üretime geçildi.

Banat Fırça'nın  diş fırçası dışındaki başka ürünlerin üretim ve satışlarına  girmesi ile bu sektördeki tüm firmalar da diş fırçası üretimine ve satışına başladılar.Ayrıca diş fırçası ithalatı büyük bir hızla sektördeki yerini aldı.

Çalıştığım dönemde iş sahibi tarafından yapılan yanlış yatırımlar ve üretim politikaları ile satış ve pazarlama organizasyonundaki bozuklular piyasada kendisine  birçok rakip yaratmış ve lider konumda olduğu diş fırçasında dahi pazar payını da hızla kaybetmişti. Ayrıca bir türlü kurumsallaşamamış ve patron zihniyeti ile yönetildiği içinde doğru kararlar alamamıştı.Yaratılan bu kaosta çıkış yolunun devamlı üst yönetimde genel müdür ve müdürlerini değiştirerek bulacağını sanılmıştır. Önce sağlıksız olarak büyüyen firma daha sonra bazı departmanlarını kapatmak ve personeli azaltmak zorunda kalmıştır.Bende bu daralma sonucu işten ayrılmak zorunda kaldım.

Banat Fırça Muhasebe departmanı


Banat Fırça Futbol takımı
Mert Teknik A.Ş/ Karaköy :

Banat Fırçadan ayrıldıktan sonra  Mert Teknik  A.Ş nin muhasebe müdürü  aranıyor ilanı için iş müracatı yaptım. Firma sahibi Ajlan Beyle görüştüm. Aranan koşullar benim için uygundu.
Mert Teknik A.Ş  Karaköyde'ki iş yerinde Hidrolik ve Pnömatik  devre elamanları üretim  ve ticareti ile mühendislik hizmetleri konusunda faaliyet gösteriyordu. 
Firmanın muhasebesi haftada bir gün dışarıdan gelen bir mali müşavir tarafından kontrol edilerek yürütülüyordu.
Firma kendi büyümesine paralel olarak muhasebe işlerinin de daha ciddi ve kontrol edilebilir bir seviyeye çıkartılması için muhasebe müdürü arıyordu.
Hemen işe başladım. muhasebe departmanda şef düzeyinde tecrübeli bir elamanla ön muhasebe yapan ikinci bir elaman daha vardı. Uzun dönemdir aynı şekilde ve aynı sistemle çalışan  personelin bu çalışma alışkınlıklarını değiştirmek ve yeni bir sisteme sokmak oldukça zordu. Ayrıca şef düzeyinde çalışan personel de şirket patronları gibi ermeni tebaalı idi.
Bu yüzden  bu çaptaki bir firmanın muhasebe düzeni değiştirmek  hem çalışanları rahatsız edecek hem de  bana mesleğim açısından fazla bir şey katmayacaktı. Bu çaptaki bir işin  bana uzun bir dönemde fazla bir gelecek sağlamayacağını düşünerek bir süre sonra yeni iş ilanlarına bakmaya başladım. Yaklaşık Mert Teknik te işe başladıktan dört ay sonra bu ilanı da buldum. Mert Teknik ten 4 ay gibi kısa bir sürede ayrılmak zorunda kalmak hem beni hem de İş sahibini üzdü . Ayrılmak için görüşmeye gittiğimde uzun bir süre verdikleri iş ilanı için ödedikleri ilan parasının hesabını da bana hatırtlatmak  gereğini duydular.

Oyak Menkul Değerler A.Ş /Karaköy Mali İşler Müdürü  1986-1987

Mert Teknikte çalışırken gazete de gördüğüm iş ilanında  Oyak Menkul Değerler A.Ş
Mali İşler Müdürü arıyordu.
İş başvurumu yaptım. İş yeri yine Karaköy de idi. Bu iş ilanı için de tecrübem ve çalışma koşullarım yeterli idi.
İş Başvurum hemen kabul edildi. Ve hemen işe başlamam istendi.
Ücret yüksek değildi hatta bir önceki şirkette aldığım ücretten daha az idi , ama bana kariyer sağlayabilecek bir işti. Ayrıca o dönemde hisse senedi alıp satmak yolu ile büyük paralar kazanabilirdim.
O tarihlerde menkul alım satımı belli bir düzene oturmuş  ve sektör kurumsallaşma yolunda büyük bir adım atılmıştı. Ve borsa Sirkeciden  Karaköy'e  taşınmıştı.
Ben de Hisse senedi fiyatlandırması ve şirketlerin mali analizlerini yapmaktan çok hoşlanıyordum.
Oyak Menkul  Değerler daha çok bağlı şirketlerinin tahvil alım ve satımını yapıyordu.

Mali işler müdürü olarak işe başladım. Menkul alım ve satımlarının kayıtları belli bir muhasebe düzeni içinde tutuluyordu. Ben sadece kesilen fişleri kontrol ve tasdik ediyordum.ve belirli raporlamaları genel müdüre sunuyordum.Muhasebe dahil her şey rutindi hemen hemen her gün aynı şeyler yapılıyordu.
Kısa bir süre sonra rutin olan iş bana devlet dairesinde çalışıyormuş hissi yarattı.
Bu işe mali işler müdürü kadrosu boş olduğu için işe alındığımı düşündüm.

Rutin olan işimin dışında borsa da işlem  gören özellikle hisse senetlerinin alım satımında firmaların mali analizlerinin ve  karlılığından daha çok spekülasyonların daha önemli olduğunu, ayrıca borsaya yatırım yapan küçük yatırımcıların bilinçsizce sağa sola savrulduğunu ve  zarara uğratıldığını gördüm.
Bu da benim büyük umutlarla geldiğim bu sektöre olan inancımın tamamen yok olmasına neden oldu.

Vega Denetim A.Ş/ Mecidiyeköy Profilo Denetim Elemanı

Oyak Menkul değerlerde de  ünvan dışında aradığımı bulamayınca muhasebe bürosu açmaya ve serbest çalışmaya karar verdim.  Ancak büro işleri belli bir aşamaya gelinceye kadar part time bir iş aramaya başladım.
Bu arada Vedat ın  çalıştığı Martı Denizcilik firmasına gidip gelirken Firmanın Yeminli Mali müşaviri Hilmi bey ile tanıştım. Part time iş aradığımı duyunca bana arkadaşı olan bir denetim firması sahibinin denetçi olarak çalışacak bir eleman aradığını söyledi. O firma  Vega Denetim A.Ş idi.

Firma Profilo Holdingin dış denetim işini yapıyordu ve ben de denetmen olarak bu firmanın Mecidiyeköy deki Telra televizyon fabrikası ile Çerkezköy deki Profilo beyaz eşya fabrikasında denetmen olarak part time işe başladım.
Bu arada bazen denetim raporların yazılmasında Arda iyi daktilo bildiğinden bize yardımcı oluyordu.
Şirketin sahibi Erciş Kurtuluş Yeminli Mali Müşavirdi Maliye Bakanlığında çalışmış eski bir kamu görevlisi idi.
Kinayeli konuşmalarından dolayı bu adamı hiç sevememiştim.Bürodaki muhasebe işleri henüz yeterli olmadığı için çalışmak zorunda kaldığım bu işe giderken bir ayağım hep geri geri giderdi.

Serbest Muhasebe Büro /Taksim     Muhasebe Ve Sigorta
Serbest çalışmaya karar verdiğimde 38 yaşındaydım.Bence bu mesleğe başlamak için oldukça geçti.
Bu yaşıma kadar çocukluğumda çalıştığım işler hariç  tam 13 iş yerinde çalışmışım ve  bu iş yerlerinden bazılarında kendi isteğimle bazen de bu  firmaların koşulları gereği ayrılmıştım. Bu kadar fazla işe giriş çıkış hem olumlu hem de olumsuz olarak değerlendirilebilir. Ancak benim yaşadığım kendi gerçeğim. Bu mukayeseyi bugünkü gençler kendileri yapacaklardır.

Serbest çalışmaya karar verdikten sonra Vedat la beraber Tünel Geçit iş hanında küçük bir büro satın aldık.ve bu büroda 1988 yılında muhasebe bürosu ve Güneş sigorta acentalığı yapmak üzere Ekip Müşavirlik Ltd Şirketini kurarak işe başladık.

Büro Tarihi bir handa ve çok küçüktü. Handa daha çok avukat yazıhaneleri vardı.

Tünel Geçidi iş hanı
Ben Vega denetim firmasında öğleye kadar çalıştıktan sonra büroya geliyordum.
büroda öğleye kadar da Vedat ın bir akrabası kalıyordu.
3568 sayılı Mali müşavirlik kanunu 1.6.1989 tarihinde çıktığı zaman Belge almak için hemen müracaat ettim.
Mali Müşavirlik Belgesi almak için aranan genel ve özel şartlar benim için yeterli idi.
Bende sınava girmeden Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik belgesini aldım.

Muhasebe müşterilerimiz artmaya başlayınca tam gün büroda çalışmaya başladım.Ayrıca muhasebe müşterilerimizin sigorta işlerini de almaya başladık. Bu arada büroya da yardımcı bir eleman aldık. Yan komşum Avukat la birlikte öğlenleri Yakup un yerinde yemek yemeğe gidiyorduk. İşler belli bir düzene girmişti.
1995 yılında Büyükçekmece Mimarobaya taşınınca Vedatla ortaklığımızı ayırmaya karar verdik. Ve Tüneldeki büroyu sattık. Ben de büroyu Mimaroba' da  Emlakbank! tan satın almış olduğum İş yerine taşınmaya karar verdim.
Mimarobaya  taşınmamız nedeni ile Eczacıbaşından ayrılan Arda da benimle beraber çalışmaya başladı.6 ay kadar çalıştı daha sonra Eczacıbaşı Avon da çalışmaya başladı.

Mimaroba o dönemde yokluklar içindeydi uzun bir süre de büroya sabit bir telefon dahi bağlatamadık.  Bu süre içerisinde müşteri ilişkilerimi  cep telefonu ile idare etmeye çalıştım..
Çalışma hayatımın çok uzun bir bölümü serbest çalışmakla geçti. Serbest çalışmak  insana bir özgürlük sağlıyor ama çok fazla sorumluluk istiyor.
Yirmi dört yıl içerisinde ortalama 30 mükellefim oldu.Bunlardan bir tanesine danışmanlık hizmeti verdim.
Yine bu yıllar içerisinde bazen iki bazen üç çalışanım oldu.Emekli olmadan önceki son bir yılı ise tek başıma çalışarak geçirdim.

Bütün bu yıllar içerisinde bir defa elamanın virüs giren bilgisayarı temizlemek için hemde eylül ayında tüm muhasebe kayıtlarını yanlışlıkla silmesi ve bir defasında da bürodaki tüm bilgisayarlarımın çalınması nedeni ile çok büyük bir kabus yaşadım. zamanında yedekleme yapabilseydim ve kanuni defterleri zamanında yazdırabilseydim bu kabusu yaşamayabilirdim.
Ancak büroda tutulan tüm muhasebe işlerinde defterler yıl bittikten sonra yazdırılabiliyor.

Muhasebe ile paralel yürüttüğüm sigorta işine çok az mesai verdim.Bazen düşündüğüm olmuştur.
Muhasebeye verdiğim zamanın en az yarısını sigortaya verseydim sigorta portföyüm çok daha fazla olabilir ve çok daha fazla para kazanabilirdim. Ama muhasebe mesleği gerçekten insanın çok zamanını alıyor ve yıllık sözleşme yapmamıza rağmen sorumluluğu yıllarca sürebiliyor.
Bu kadar az mesai vermeme rağmen Güneş Sigorta ile yıllarca dönem sonu toplantılarına katıldım ve bu sayede tatil yapma fırsatı buldum.Hatta bir seferinde Ödül bile almışım. Almışım diyorum ödül daha sonra posta ile büroma geldi. Ödül verilen bu toplantıda ben de vardım ama yılarca katıldığım bu toplantılarda hep aynı acenteler ödül aldığı için ben artık toplantının sonunda verilen bu ödül programına  katılmıyordum Onun yerine tatil köyünün bir köşesinde tatilin tadını çıkartmaya bakıyordum.Bu Ödül bir önceki yıla göre en çok pirim artışı sağlayan acenteler Ödülü idi.

Mesleğe başladığımda çok ilkel bir şekilde muhasebe düzeni vardı.Bilgisayarlı muhasebe henüz yeni başlamıştı.Bilgisayarlarımız Amerikan malı Tandy idi ve Dos işletim sistemi ile muhasebe tutuyorduk. Daha sonra yıllarca logo muhasebe programı ile muhasebe düzenimizi kurduk.
2003 yılında muhasebe kayıtlarımızın silinmesi sonucu yaşadığım kabusu bir daha yaşamamak için Kıbrıs ta bir tatilimde gördüğüm Luca'nın  internet üzerinden yapılan muhasebe programını görünce yeni versiyon değişikliği yaptığım logo muhasebe programını bırakarak hiç düşünmeden satın aldım ve huzura kavuştum.

Hem muhasebe hemde sigortacılık   mesleği yıllar içerisinde çok aşama kaydettiler iki meslekte yeni kanunlarına kavuştular ve daha saygın birer meslek oldular.

1966 yılında sigortalı olarak çalışmaya başladığım ve kesintilerle devam eden ve 1988 yılında tünel de serbest muhasebeci ve sigortacı olarak 24 yıl devam eden iş hayatım 46 yıl sonra tamamlanmıştır.
Son İşyerim

Fiilen emekli olduğum 2012 yılı itibarı ile muhasebe müşterilerimin bir kısmını bir meslekdaşıma sigortacılık işlerini de kendi oğluma devrederek iş hayatından kendimi emekli ettim.



Meslekte 20 yıl takdir belgesi Oda Başkanı Yahya Arıkan ile

3 yorum:

  1. Merhum Dündar Bey'i ararken buldum burayı. Kelebek ve Yeni Kontrplak'ın, ENKA'ya satılmadan önceki Genel Muhasebe ve Mali İşler Müdürü idi babam Nurettin İnanç. Nisan 1981 'de, hayatımızın adeta köşe taşı gibi olan Kelebek grubundan ayrılmıştı babam. Rıdvan Abiyi hayal meyal hatırlıyorum sanki... Satış ekibinizde Hakan ve Recai Abi'ler vardı... Hakan Abi'nin babası da emektarlardan ORhan Amcaydı galiba, uarım isimleri karıştırmıyorum. Meşhur TIR şoförlerimizden Yahya mıydı adı ?
    Çok güzel bir şirket idi. 1980 yazında tüm tatilimi orda geçirmiştim, hatta 12 Eylül günü oradaydık. Pazarlama'nın başında Cem amca vardı. Merhum Hulusi Kentmen'in komşusu bir amca vardı. Pehlivan Akif amcamız... Merhum Dündar Bey'in asistanı, Tuna Hanım unutulmaz bir hanımefendi... Emekli olduktan sonra Foto-Roman çevirmişti Kelebek gazetesinde yanılmıyorusam ;-)

    YanıtlaSil
  2. Tabii bunları hatırladığım yaşlarım 5 ila 13 arası, herkes amca, abi, ablayken; sadece Tuna HAnım'a ne teyze, ne abla diyemez, Tuna HAnım derdim ;-)

    YanıtlaSil
  3. Hamit Bey bir araştırmacıyım. Uteksport da çalıştığınız için size soracaklarım var. Benimle temasa geçer iseniz çok memnun olurum rifat bali rifatbali@librakitap.com.tr

    YanıtlaSil