Ve okul hayatımın son aşaması üniversite yılları ;
Liseli yıllarım geride kalırken artık yeni endişem Üniversiteye girip girememek.
Üniversite sınavlarına hazırlanırken meslek olarak o gün için pek de revaçta olmayan Pedagoji okumak gibi bir isteğim vardı.
Bu tercihimde Lise ikiden itibaren okumaya başladığımız Felsefe ve Psikoloji dersleri ile kendimle daha çok didişmeme ve kendimi sorgulamama neden olan Erich Fromm un Benlik ve Ego hakkındaki okuduğum kitapları olmuştur.
Meslek seçimimle ilgili ikinci tercihim ise Güzel Sanatlar Akademisi resim veya mimarlık,
Bu beklentilerle girdiğim sınavda İlk tercihim olan İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümü için puanım yeterli olmadı..
İkinci tercihim olan Güzel Sanatlar Akademisi için puanım yeterli ama onun için ayrıca beş dersten daha sınava girmem gerekiyor..
Akademi için baraj sınavı resim. Başarırsam diğer sınavlara da gireceğim. Resim Sınavının konusu perspektif olarak resmedilecek bir yol duvar ve duvara dayalı at arabası tekerliği .
Sınav yeri Fındıklıdaki okul binası. Sınav saat 9.00 da başlıyor. Sınava son anda yetişebildim. Daha yerime otururken sınav başladı. Aceleden ve koşturmaktan ve bunun verdiği telaştan acayip sıkıştım Sınava bir türlü konsantre olamıyorum. İzin alıp ihtiyacımı da göremiyorum. Sınavı yarım bıraktım ve çıktım...
Böylece bir yılım boşa geçti.
İkinci yıl tekrar Üniversite giriş sınavı, Yine yeterince hazırlanmadan girdiğim bu sınavda aldığım puan da bir önceki yılla neredeyse aynı .
Bu puanla ancak İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisine kayıt yaptırabiliyorum. Bende açıkta kalmamak için hiç aklımda olmayan bu okula kayıt yaptırdım...
![]() |
İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi |
1971 yılında girdiğim İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisinden dört yıl sonra 1974/1975 döneminde İşletme-Muhasebe bölümünden mezun oldum.
Akademi o yıllarda gündüz ve gece olarak eğitim veriyordu. Ben gündüzcü idim ama devam mecburiyeti yoktu. 4 yıllık eğitimim boyunca değişik işlerde hem çalıştım hem de okuyabildim.
![]() |
Sınıfımız Gülçin-Hamit-Mehmet-Bayram-Mustafa |
Nurettin Köroğlu , Mehmet Vedat Güçlü, Melih Demirdere, Ahmet Uyar ve Cedat Özçam hepsi Eyüp Lisesinden mezun du. Ayrıca okulda tanıştığımız diğer arkadaşlarımız da oldu. Gürdal Özsevimli ve onun yakın arkadaşı Tuğrul Berkmen Kırklareli lisesinden gelmişlerdi. Arkadaşlarımın çoğu akşam bölümünde idi, Ama çoğu zaman derslere benimle birlikte gündüz giriyorlardı. Üniversite yıllarında başlayan arkadaşlıklarımız 40 yılı aşkın süredir devam ediyor.
![]() |
Nuri-Vedat-Gürdal-Hamit |
Buluşma yerimiz çoğu zaman Okul girişindeki Hakkının kantini olurdu.
![]() |
Hakkının kantininde çay molası |
Hocalarımız;
Akademi Başkanı Ord.Prf.Dr. Nihad Sayar
Medeni hukuk hocamız Ord.Prf.Dr. Reşat Kaynar en gürültülü sınıfta bile istifini bozmadan dersini anlatırdı..
İktisat hocamız Prf.Dr.Ekrem Özelmas Nüktedan ve espirili bir hocamızdı. Çok zevkli ders anlatırdı.onun için derslerine ilgi büyüktü. İktisadi olayları mutlaka Ali ve Ayşe ye bağlardı.
Hocanın " Fayda teorisi " hala aklımızdadır. "Alındığı zaman haz ve zevk veren alınmadığı zaman elem ve üzüntü veren bir Duygudur."
Ticaret hukuku Ord.Prf.Dr. Sulhi Dönmezer Okulun en ciddi hocalarındandı, Ticaret Hukuku sınavını veren okuldan kolayca mezun olabilirdi..
Maliye hocamız Prof.Dr. Salih Şanver
Mal Hocamız Prf.Dr. Halil Nadaroğlu
İşletme Hocamız Prof.Dr.Ali Sait Yüksel
İşletme Hukuku hocamız Prf.Dr.Suat Keskinoğlu Anfi de arka sıralarda oturan Nuriye hey arkadaki "kara gözlüklü adam "ön tarafa gel dediğinde Nuri Ön tarafa gelip hızla sınıftan kaçmıştı.
Pazarlama Hocamız Doç.Dr. Tunç Erem
Pazarlama Araştırması Hocamız Sıtkı Karahan Nuri bu dersten mezun olamadığı için askere bir dönem sonra gidebildi.
Maliyet Muhasebesi hocamız Prf.Fikret Öcal Ders anlatırken devamlı boğazında gıcık yaptığı için vites değiştirin dediğimiz hocamız.
Muhasebe hocamız Prof.Dr.Mehmet Yazıcı Muhasebe terimlerini türkçeleştirmek gibi bir derdi olan muhasebe hocamız " Bilançonun türkçesi Ödeşke idi "
İstatistik hocamız Naci Alev
Öğle yemeğimizi çoğu zaman okulda yerdik. Bazen de İstanbul Üniversitesine yemeğe giderdik. Sultan Ahmet Köftecisi ile Yeni Kapıda'ki en fazla 5 m2 alanı olan Tekirdağ köftecisi yemek yediğimize sembol yerlerimizdi.
Giyim kuşamımız daha çok dar gömlekler, geniş paçalı pantolonlar ve geniş yakalı ceketlerimizdi. Sembol kıyafetimiz ise içi kürklü yeşil parka ve uzun saçlarımız idi. Öğleye kadar derslere girer öğleden sonra ise günümüzün çoğu kağıt ve tavla oynayarak geçerdi. Sultan Ahmet teki okulumuzdan yürüyerek Beyazıt ve Laleliden Yeni Kapıya kadar yürüyerek giderdik. Yenikapı da ki uğrak yerimiz Elif Restaurant ve Maram dı.
![]() |
Elif Restaurant/Yenikapı Muratla ders çalışıyoruz |
İkinci uğrak yerimiz Bakırköy sahildeki Çay Bahçeleri idi. Tuğrulun Bakırköy de kiralık evi vardı.
"Ne biçim lastik bu "o zaman ağzımızda lastik olan reklam spotumuzdu.. Eğlence hayatımızın ve Avareliğimizin tavan yaptığı çoğu zaman boş konuştuğumuz gençlik yıllarımızdı.
Beyoğlun da içki içtiğimiz bir gece ilk sarhoşluğumu yaşamıştım. Sarhoş olunca beni eve Liseden arkadaşım Hicri Mara sabaha karşı üçte bırakmıştı. Kapıyı açan babam mutaassıp bir kişi olmasına rağmen bana hiçbir şey söylememişti. Ben ertesi gün ancak saat beşte uyanabilmiştim. Ve başım ağrıdan çatlıyordu. Ertesi hafta yine içkili bir gecede sarhoş olan Hicri yi evine ben bırakmak zorunda kalmıştım.
![]() |
İlk Sarhoşluğumun resmi Vedat-Selçuk-Nurettin-Mehmet-Hamit-Hicri |
![]() |
Hicri Mara |
Yazları ise Florya da Belediyeye ait çadır kampımız vardı. Çoğu zaman konserve tükettiğimiz yemek menümüzün ağır topları ise makarna ve menemen olurdu. Kamp hayatımız bütün yokluklara rağmen çok hareketli ve eğlenceli geçerdi. Ben o zamanlar çalıştığım için ancak hafta sonları kampa gidebiliyordum.
Bu arada bazı sosyal faaliyetlerimiz oluyordu. Abimin Pertevniyal den sınıf arkadaşı İsmail Gömlekli Cağaloğlun da faaliyet gösteren Türk Folklor Kurumunda hem folklor oynuyordu hem de kurumda idari bir görevi vardı. Onun vasıtası ile birkaç kez folklor kurumuna gidip folklor oynamaya çalıştık fakat devamlılık isteyen bu sosyal faaliyetimizi fazla devam ettiremedik..
![]() |
Folklorcu arkadaşlarımız |
Okul da bir gün ders dinlerken bir gözümü kapadığımda diğer gözümün bulanık gördüğünü fark ettim. Gözümü ovuşturdum ama yine bulanık görüyordum. Yorgunluktan olduğunu düşündüm ama bir türlü geçmedi. Bunun üzerine Medika-Sosyal (Okulun öğrenciler için sağlık Kurulu) kanalı ile Çapa Tıp Fakültesine muayene için gittim. Muayene oldum. Gözümün ağ tabakasında çatlama olduğunu ve ameliyat olmam gerektiğini söylediler. Ama bu işlemin Cerrahpaşa da yapılmasına karar verdiler ben de Cerrahpaşa Tıp Fakultesi ne yattım. Operasyon için ameliyattan önce gözlerimin kapatılarak sağa sola dönmeden 15 gün sırtüstü yatmam gerektiğini söylediler. Bu şekilde yatış benim için çok ızdıraplı ve zor bir dönem oldu. Ziyarete gelenleri görmeden onları tanımak ve konuşmak beni moral olarak çok yıprattı. İnsan hastane ortamında yaşamın ve dostlarının ne kadar değerli olduğunu da keşfediyor. Ben bu sebeple İnsanların olgunlaşmasında Hastane, Hapishane ve Mezarlık ziyaretlerinin önemli olduğunu da düşünüyorum.
15 günün sonunda ameliyatla ilgili ekipmanın Cerrahpaşa da yeterli olmaması nedeni ile tekrar Çapa Tıp Fakültesine nakil olmam gerektiğini söylediler. Çapada ki Dekolman (Retina yırtılması) ameliyatımı Ünal Bengisu ekibinden Tanju hanım tarafında gerçekleştirildi. Ameliyat bir ışın tedavisi, yırtık yerler ışınla onarılıyor. Ancak görmede bir iyileşme sağlanamıyor. Sadece Görme kaybının daha fazla ilerlememesini sağlıyorlar.
![]() |
Ameliyat Öncesi Annem ve Ben |
![]() |
Ameliyat sonrası Notlarım |
Hastaneden çıktıktan birkaç gün sonra bir gözümde kayma meydana geldi. Ben tekrar Çapa tıp fakültesine yattım ve göz kaymasından dolayı ameliyat oldum. bu kolay bir operasyon oldu bir gün yatıp çıktım. Hatta bu operasyonu da kimseye bildirmedim.
1971 yılında girdiğim İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisinden Dört yıl sonra mezun oldum.
![]() |
39 yıl sonra okulumuz artık müze oldu |
![]() |
Akademi son sınıf mezuniyet hatırası |
Hayata bir an önce atılmak için Askerliği aradan çıkartmam gerekiyordu. Bende askerlik için hemen okula başvurup Geçici Mezuniyet Belgesini aldım.
Daha sonra okul yandığı veya yakıldığı için bugüne kadar Okul Diplamamı alamadım. Zaten askerlik müracatım dışında hiç bir iş başvurusunda kimse de okul diplamamı sormadı .
![]() |
Geçici Mezuniyet Belgesi |
Artık elveda okul hayatı ve hayatımın bir başka evresi gelsin askerlik......
BEN 1976.DA GİRDİM, 13.11.1980'DE MEZUN OLDUM. SULTANAHMET GÜNDÜZDE İDİM. ANARŞİ DOLAYISIYLA BİRİNCİ SINIFTAN SONRA SİZİN KADAR GÜZEL BİR TALEBELİĞİMİZ OLMADI. 28.12.1977 GÜNÜ BEN İKİNCİ SINIFTA İKEN OKULU YAKTILAR, DERSLERE DEVAM EDEMEDİK. DAĞILDIK, ARKADAŞLARIMIZI KAYBETTİK. OKUL YANGINI BİZİM KUŞAK İÇİN BİR FACİA OLDU. YANGINDAN SONRA ÖNCE PANGALTI'YA, SONRA AKSARAY'A, SONRA BAHÇELİEVLER'E GİTTİK AMA DERSLERE BEN DAHİL ESKİSİ GİBİ DEVAM EDENİMİZ ARTIK OLMADI. DERS VEREN HOCALARIMIZ FARKLI İMİŞ. REŞAT KAYNAR BİZE DE MEDENİ HUKUK VE BORÇLAR HUKUKUNA GİRERDİ. MEDENİ HUKUKA GİRDİĞİ HER DERSİN BAŞINDA MUHAKKAK MEDENİ KANUNUN 1.NCİ MADDESİNİ OKURDU. SULHİ DÖNMEZER SOSYOLOJİYE GİRERDİ, SOSYOLOJİYİ VERMEK ZORDU. MEHMET RIZA AKBORA TİCARET MATEMATİĞİNE GİRERDİ. TİCARET HUKUKUNA ERGUN TUNA GİRERDİ. SUAT KESKİNOĞLU İŞLETME İKTİSADINA GİRERDİ. KENAN ERKURAL ASİSTANI OSMAN ALTUĞ İLE MUHASEBEYE GİRERDİ. OSMAN HOCA ÇOK SEVİMLİ BİR HOCA İDİ, DERSİNİ KAÇIRMAZDIK ÇOK DA GÜZEL DERS ANLATIRDI. KENAN ERKURAL BİRAZ DURUR OSMAN HOCA DERSİ GÖTÜRDÜĞÜ İÇİN DERSTEN ÇIKAR GİDERDİ. OKULDA DİLLERE DESTAN 5 TL.YA 4 KAP YEMEK OLAYI VARDI. DIŞARIDA O YEMEĞİ 20 TL.YA YİYEMEZDİK. OKUL YANDIKTAN SONRA HERŞEY DEĞİŞTİ, TADI TUZU KALMADI. YİNE DE DERSLERE DEVAM EDEMEDİĞİM HALDE İYİ DERECE İLE SADECE BİR DÖNEM KAYIPLA GÜZ DÖNEMİN'DE İHTİLALDEN TAM 2 AY SONRA 13.11.1980 TARİHİNDE MEZUN OLMUŞTUM. BİZDEN SONRA DA MARMARA ÜNİVERSİTESİ OLDU. TALEBELİK YAPMAK DA BİR ZEVK. ANARŞİ DOLAYISIYLA AĞZIMIN TADIYLA TALEBELİK YAPAMADIĞIMDAN VE TALEBELİK HEVESİMİ GENÇLİĞİMDE YAŞAYAMADIĞIMDAN 60 YAŞIMDA 2.NCİ ÜNİVERSİTEYİ BİTİRMİŞTİM. HALA ALMADIĞINIZ DİPLOMANIZI MARMARA ÜNİVERSİTESİ'NDEN ALABİLİRSİNİZ. SAYGILAR. AHMET UZUN
YanıtlaSilMünür Şahin(İİTİA-1976-1980 Sultanahmet) Prof Dr Ekrem Özelmas hocamızı bir kez daha saygı,minnet,dua ile anıyorum.Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun.Çok değerli hocalarımızdan aldığımız eğitimle Koç Grubu-Yeminli Mali Müşavirlik ve Siyaset alanında topluma katkı sağlamaya çalıştım.Şu an Bilecik İlinde YMM olarak Sanayicilere destek olmaya çalışıyorum.Rahmetli Prof Dr Orhan Oğuz hocam olmak üzere çok değerli hocalarımızdan ayrılanalara Allahtan rahmet diliyorum.Saygı ve sevgilerimle 0.533.263.40.62
Sil<HERKES KENDİNİ DÜZELTSE,DÜZELTİLECEK KİMSE KALMAZ"Sözü ile bugün bile kıymetli hocamızın toplumun yapısı için ne kadar güzel bir tespit yaptığını bir kez daha paylaşmak istedim.
EKREM ÖZELMAS HOCA'YI UNUTMUŞUM. HAKİKATEN ÇOK ESPRİLİ KONULAR ANLATIRDI. NEŞELİ BİR HOCAYDI. DETAYINA GİRMEK İSTEMİYORUM, HELE BİR İNCİR YAPRAĞI HİKAYESİ VARDI Kİ UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL. BAKKALA BİLE ARABASI İLE GİDERMİŞ. AZ YÜRÜDÜĞÜ İÇİN RAHATSIZLANIP AYAKLARI TUTULMUŞ DİYE DUYDUYDUK. OSMAN ALTUĞ HOCA HALA SAĞ, DİĞER HOCALARIMIZIN HEMEN HEPSİ RAHMETLİ OLDULAR. ALLAH RAHMET EYLESİN. TEKRAR SAYGILAR, AHMET UZUN
YanıtlaSilBEN TİCARET LİSESİ MEZUNUYUM. 2.NCİ SINIFTA BİR GÜN MUHASEBE HOCAMIZ İSMAİL ÖZASLAN'A ARKADAŞLARDAN BİRİ "HOCAM RABAK ELEKTROLİTİK BAKIR'IN 1975-1976 YILLARI KIYASLAMALI BİLANÇOSUNDA 2.NCİ YILDA DEMİRBAŞLAR AZALMIŞ NEDEN ACABA?" DEDİ. HOCA BİLANÇOYU İNCELEMEDEN "SATILMIŞ OLABİLİR" DEDİ. PARMAK KALDIRDIM. HOCA SÖZ VERDİ "BUYRUN" DEDİ. O ZAMANLAR ŞİMDİKİ GİBİ TEKDÜZEN HESAP PLANI YOKTU. "HOCAM, FİRMA DİREKT METODA GÖRE MUHASEBE KAYDI YAPIYOR OLABİLİR" DEDİM. BUNUN ÜZERİNE HOCA BİLANÇOYU İNCELEDİ, BANA DÖNEREK "DOĞRU, SİZ HAKLISINIZ" DEDİ. AKŞAM BÖLÜMÜ DERSİNDEYDİK. DERSTEN ÇIKTIK, AKADEMİ KAPISININ ÖNÜNDE ZAMANIN POPÜLER ARABALARI OLAN PEUGEOT 504 BORDO RENGİ BİR ARABA DURMUŞ, IŞIKLARINI DA YAKMAMIŞ, PENCEREDEN "NEREYE GİDİYORSUN" DEDİ, ANARŞİ ZAMANI OLDUĞU VE HOCA'YI KARANLIKTA FARKEDEMEDİĞİM İÇİN ÖNCE KORKTUM. BAKTIM ARABADAKİ HOCAM. "TOPKAPI'YA GİDİYORUM HOCAM" DEDİM. "AKSARAY'A KADAR GEL" DEYİP ARABASINA ALDI. 50 KURUŞ OTOBÜS PARAM YOKTU, SULTANAHMET'TEN CEVİZLİBAĞ'DAKİ ATATÜRK ÖĞRENCİ YURDUNA YÜRÜYEREK GİDECEKTİM. İÇİMDEN OH BE, AKSARAY'A KADAR YÜRÜMEKTEN KURTULDUM DİYE GEÇİRDİM. HOCA ADIMI SORDU. "SEN BUNU NEREDEN BİLİYORSUN, BUNU BU OKULDA BİLEN OLMAZ" DEDİ. TİCARET LİSESİ MEZUNU OLDUĞUMU, BU KONUYU TİCARET LİSESİNDE İŞLEDİĞİMİZDEN BİLDİĞİMİ SÖYLEDİM. HOCA BENI TANIDI, GÖZÜNE GİRDİM, İÇİMDEN BU HOCANIN ASİSTANI OLAYIM, AKADEMİDE KALAYIM DİYE HAYALLER KURDUM. BİR AY SONRA OKULU YAKTILAR. ONDAN SONRA DA HOCA'YI KAYBETTİM. O HAYALİM DE OKUL YANGINI YÜZÜNDEN SUYA DÜŞTÜ. FAKİRDİM, ELİMDEN TUTAN YOKTU, KİTAPLARIMI ALABİLMEK İÇİN GALATA KÖPRÜSÜNDE İSTAVRİT AVLAYIP SATTIM DA KİTAPLARIMI ÖYLE ALDIYDIM. NİHAD SAYAR HOCA BİZİM DERSİMİZE GİRMEDİ, KENDİSİNİ TANIYAMADIM DA. AKADEMİ BAŞKANIYDI. OKULUN YANDIĞINI NİHAD SAYAR HOCADAN DİĞER HOCALAR SAKLAMIŞ, HABER ETMEMİŞLER. NİHAD SAYAR HOCA OKULUN YANDIĞINI TV.DEN ÖĞRENMİŞ, OKULA GELMİŞ, ENKAZI GÖRMÜŞ, "KALBİM BU ACIYA TAHAMMÜL ETMEZ" DEMİŞ. KADIKÖY YAKASINDA OTURURMUŞ, KISA BİR SÜRE SONRA EVİNE DÖNERKEN VAPURDA RAHMETLİ OLDUYDU. SUAT KESKİNOĞLU HOCA İLK DERSE GİRDİĞİNDE "BİR KİTAP NASIL OKUNUR? EVVELA KİTABIN İSMİ OKUNUR, SAYFA ÇEVRİLİR Mİ? ÇEVRİLMEZ, KİTABIN YAZARI OKUNUR. SAYFA ÇEVRİLİR Mİ ÇEVRİLMEZ, KİTABIN BASIM YERİ OKUNUR, KİTABIN BASIM TARİHİ OKUNUR. SAYFA ÇEVRİLİR Mİ? ÇEVRİLMEZ, KİTABIN ÖNSÖZÜ OKUNUR, KİTABIN İÇİNDEKİLERİ OKUNUR" DEMİŞTİ. ÇIKTI BİRİ, "HOCAM, KİTABIN ÖNSÖZÜ YOK HOCAM", AL BAŞINA İŞ. KİTAP HOCANIN KENDİ KİTABI TABİİ. HOCA "BULAMADIN MI, GETİR BEN BULUVEREYİM" DEDİ. BAKTIK HAKİKATEN KİTABIN ÖNSÖZÜ YOK. HOCA DA ÖNSÖZÜ BULAMADI. "KOYMAMIŞLAR MI? ACELEYE GELDİYDİ" DEDİ. GÜLÜŞENLER, KIKIRDAŞANLAR, HOCA "ŞİMDİ MÜNASEBETSİZLİK ETMEYİN DE, MADEM ÖYLE DERSE GEÇELİM" DEDİYDİ. GENÇLİĞİMİZDE HA HA HA, Hİ, Hİ Hİ ZAMANIMIZDA ANLAYAMADIK AMA HOCA'NIN ANLATTIĞI MEĞER NE DEĞERLİ BİLGİLERMİŞ. ŞİMDİ BİR KİTABI VEYA YAZIYI OKUMAK İSTEDİĞİMDE EVVELA BU KİTAP VEYA YAZI NE ZAMAN YAZILMIŞ DİYE YAZARINI, YAZIM TARİHİNİ OKURUM. HATTA KİTABIN YARISINA GELİR, ANLATILAN OLAYLARDAN DOLAYI BU KİTAP NE ZAMAN YAZILMIŞTI DİYE DÖNER TEKRAR BASIM TARİHİNİ OKURUM. SUAT HOCA ASLINDA NE KADAR ÖNEMLİ BİR KONUYU ANLATMIŞ İMİŞ DERİM. HEPSİ DE ALLAH RAZI OLSUN BİZİ EĞİTMEK İÇİN UĞRAŞTILAR, ÜZERİMİZDE EMEKLERİ ÇOK. HEP RAHMETLİ OLDULAR, HEPSİNE DE ALLAH RAHMET EYLESİN. AHMET UZUN
YanıtlaSil